PSİKODRAMA

Aile ve atalarınızdan gelen doğum ile ilgili hikayeler ve mit'ler:

1998 Nobel Kimya ödülü RNA moleküllerinin transmitter ( taşıyıcı) olduğunu ve atalardan gelen tüm bilgileri yeni jenerasyonlara taşıdığını ispatlanmıştır. Bu bize basitçe tüm geçmişimizi taşıdığımızı gösteriyor. Bizden önceki jenerasyonlardaki doğum, gebelik, düşük, kürtaj, farklı doğumlar, kadınlık-erkeklik, cinsellik, üreme gibi olaylarla ilgili tüm anlatılanlar hikaye, söylentiler, dedikodular ve en önemlisi anlatılmayanlar ama yaşanılanlar vücuda ve zihnimize hatıralar olarak veya yaşanmışlıklar olarak kayıt olur. Biz farketmeden önemli hayat olayları esnasında eski kayıtlar ortaya çıkar ve hem bedenimizi hem zihnimizi rahatsız eder. Özellikle doğumla ilgili hikayeler, zorluklar, benzetilen aile üyeleri, şahit olunan olaylar, duyulan hikayeler hepsi hamilelik ve özellikle doğum esnasında her şey yolunda gibi görünüyorken kendini gösterir.

 

 

 Bir grup çalışmasında hamile kalmak isteyen ama bir sebep yokken senelerdir hamile kalamayan, kalsa bile düşük yapan bir grup üyesi aile ağacı ve psikodrama çalışmasında ailesindeki kadınların rolüne geçerek çok farklı bir konu ile ilgili çalışırken birdenbire büyük teyzesinin rolünde büyük bir duygu boşalımı  yaşadı.Teyze 2.doğumundan sonra vefat etmiş biriydi ve grup üyesi aile içinde herkes tarafından teyzeye benzetiliyordu. Bu benzerlikten ne kadar etkilenmiş olduğu teyzenin rolüne geçince daha da belirginleşti. Çünkü doğumda öleceği korkusuyla vücudundaki her şey yolunda olmasına rağmen hamile kalamamaktaydı. Psikodramada teyze yeğen arasındaki bu karşılaşma yapıldıktan, grup üyesi kendine ait olmayan yükleri teyzesine geri verdikten sonra büyük bir rahatlama yaşadı ve kendisini teyzeye benzeten tüm aile üyeleriyle de konuştu. Bu çalışmadan 1 ay sonra grup üyemiz gruba hamilelik haberini verdi ve geçenlerde de kızını kucağına aldı ve ona ilk söylediği şey kimselere benzemediği ve kızının ne kadar tek ve biricik olduğu mesajı oldu J

 

 

 Başka bir grup çalışmasında bu sefer atalarla ilgili bir çalışma yaparken bir grup üyesinin atalarında bir yerden bir yere göç ettikleri bilgisi ortaya çıktı. Bu göçü grupla beraber canlandırdığımızda göç esnasında bebekleriyle ilgili zorluk yaşamış 2 ayrı jenerasyon olduğu hatırlandı bebeklerden biri göç esnasında ölmüştü biri ise bebeğini göç yolunda doğurmuştu ama çok zor şartlarda yollarda yapılmış bir doğumdu. Özellikle göç esansında kaybedilen daha da travmatikti çünkü bebeğin öldüğünü bile bile yürümeye devam etmiş kimseye söylememişti. Dolayısıyla bir cesedi beraberinde taşımıştı. Bunları hiç bilmeyen ama çalışma sırasında vücut hafızamız sayesinde aklına gelen grup üyesi o jenerayondaki kişinin ölü bebeğini taşıması gibi tüm atalarının yükünü taşımıştı ve hamileydi ve doğumu aklına bile getiremiyor beni bayıltsınlar ne yaparsa yapsınlar diyordu. Bu çalışmalardan sonra hamileliğinin sonuna kadar beraber çalıştık yavaş yavaş her doğumun tek ve özel olduğunu, kendisininkini kendi istediği gibi olabileceğini kavradı, epidurel aldı doğumunu yaptı

 

 

 - Anneden doğum hikayenin öğrenilmesi ( istenilen bir bebek misin, o sırada anne-babanın ilişkisi, ailedeki önemli olaylar, dünyadaki önemli olaylar, senden önce düşük veya kürtaj var mı?)

 

 Genelde doğum hele de zor bir doğumsa ailelerde konuşulmaz hatta bazı ailelerde ayıp ve yasaktır ve dahi annelere alenen sorulmaması gereken konular arasındadır. Ama başkasına anlatılırken çocuk bunları duyar net olarak konuşulmadıysa da o konuşulmuş hali kayıtlara geçer ve yetişkinliğe kadar da o kayıtlardaki bilgiler kalır. Bir çok anının paylaşımlardan sonra değişip şekil değiştirdiğini istenmediğini sanıp tüm hayatını o duyguyla geçiren birinin böyle bir paylaşımdan sonra tüm hayat duruşunun değiştiğini görebiliriz.

 

 

 Anneden alınabilen veya alınamayan bilgilerin hepsi grup içinde psikolojik anlamda çalışılmalıdır. O sırada annenin gebeliğinin nasıl ve nerde geçtiği, ailede veya karı-koca arasında yaşanan önemli olaylar hele de en önemlisi sizden önce yaşanmış kürtaj, düşük ve beklenmeyen bebek ölümlerinin varlığıdır. Düşüğün nedenleri annenin veya ailenin bunu nasıl atlattığı aynı şekilde kürtajın istekle mi zorunluluktan mı olduğu tüm bunlar sizin doğumunuzdan hemen önce ise daha da önem kazanacaktır. Kendisinden önce 12 kürtajın ağırlığını ve yasını taşıdığını bilemeyen bir grup üyesi hastanelerden ve hastalıklardan korkmaktaydı ve sürekli depresif ve ağır bir ruh halinden bahsetmekteydi. Aile ağacına baktığımızda kendisinden önce hayat yerine devamlı ölüm görünce çok şaşırdı ve hepsiyle tek tek vedalaştı. O andan sonra hayat, beraberlikler ve cinsellik onun için daha rahat oldu ve bebek sahibi olmayı ilk defa telaffuz etti.

 

 

 Kendinden önceki kardeşi araba kazasında vefat etmiş olan başka bir grup üyesi devamlı ölmekten bahsediyordu. Görünürde hiçbir problem ifade etmiyordu işi, sevgilisi ve harika bir ailesi vardı ama kendisiyle ilgili tarif ettiği en önemli cümle öyle mutsuzum ki ölsem rahatlayacağım sanki üstüme ölü toprağı serpilmiş gibi idi. Çalışmalarımız annesinin ona hamileliği esnasında devamlı ölen diğer çocuğu ile ilgili yas içinde olduğunu ve her gün mezarlığa gidip toprağa kapanıp ağladığını ortaya çıkardı. Gerçekten de grup üyemizin üstünde kendisine ait olmayan bir ölü toprağı vardı ve kardeşi yerine yaşadığını onun hayatını çaldığını düşündüğünü fark etti. Sanki ona tekrar hayat vermek ve bir nevi borcunu ödemek için ölmek istiyordu. Neyse ki başarısız bir intihar girişiminden sonra tanıştığımızda çok çabuk ulaştığı bu farkındalık onu yeniden hayata döndürdü ve sembolik bir yeniden doğuş ritüeli ile kendine yeni bir doğumgünü yarattı.,

 

 

- Senin bu doğum hikayenle ilgili kendi anıların ve duyguların

 

Anneden dinlediklerinizle kendi doğum anınızla ilgili olarak tamamen farklı iki hikayeniz olabilir. Önemli olan hangisinin gerçek olduğu değil hangisinin sizi ve hayatınızı en çok etkilediğidir. Kendi doğumumu nasıl hatırlayabilirim ki diyor olabilirsiniz. Elbette ki bu anılar vücut hafızanızda muhafaza edildiği için normal bir çocukluk anısı olarak canlı bir şekilde ve sözel terapilerle hatırlanmayabilir. Psikodrama  ile gidilen doğum anında yaşanılanlar gün ışığına çıkar bir sürü soru işaretinin cevabı netleşir ve büyük farkındalıklara ulaşılır. Özellikle çeşitli korkular, kaygılar, psikosomatik belirtiler kaynağını doğum anı, doğum şekli, o esnada konuşulanlar, yapılanlar veya yapılmayanlardan alır.

 

 

 Anne-bebek psikodraması semineri esnasında bir üyemizin spontan olarak doğum sahnesine gitmeye karar verdik. Kendisini kasan, hatta vücudunda bile bu özellikle boyun bölgesindeki kasılmayı gözlediğimiz bir üyemizdi. Çok sessiz, sakin nerdeyse hiç öfkelenmeyecek tiplerden biri. Doğum anına gittiğimizde hem annesinin hem doktorun hem de ebesinin rolüne geçti. Ta ki kendi rolüne geçene kadar elimizde üzerine gidecegimiz herhangi bir an yoktu. Kendi rolünde boğulurcasına öksürmeye başladı asla sesini çıkaramıyor ve yardım isteyemiyordu. Hiç bilmediği doğumunda kordon dolanmasıyla dünyaya geldiği çok açıktı. Ama daha da önemlisi doktor rolüne geçtiğinde doktorun korkusu ve dehşet içinde bebeğin ölmek üzere olduğu çığlıklarıydı.Tüm bu konuşmaları, bağırtıları olduğu gibi kayıt etmiş ama hiçbir şekilde sesi çıkamadığı için sesini sembolik olarak neredeyse doğum anında kaybetmiş o hastane odasında bırakmıştı. Tekrar sahneyi bu sefer istediği gibi canladırdık. Herkes ve her şey aynen olmasını istediği şekildeydi ve zihnindeki tüm kayıtlar istediği şekilde değiştirildi. Sonraki grup çalışmalarında vücut şekli çok az değişmiş ama sesi tamamen yerine gelmişti. Meğerse hayatta en çok istediği olan şan dersleri almaya başladığını paylaştı. Uzun zamandır kronik olarak seyreden faranjiti de yokolmuştu. Boğazına dolanan kordonun ve doktorun çığlığının onu bu derece nasıl etkilediğine hala hayret etmekte.

 

 

  - Doğumla ve sonrasıyla ilgili varsa kaygının temeli

 

Yukarda bahsedilen her alan doğum ve hatta doğum sonrasına da uzanmaktadır. Özellikle doğumla ilgili kaygılar yukardaanlatılan eski kayıtlar ve aileden ve çevreden öğrenilenlerin yanı sıra bir bilinmeyene olan genel korkunuzu ve çaresizliğinizi de beraberinde getirmektedir. Özellikle hamilelik ve doğuma hazırlanmaya çalışan gebe doğum sonrasını önceleri hevesle ve istekle bekler çünkü o an bir ‘kavuşma ve karşılaşma ‘ anı olacaktır. Ama üzerinde yeterince çalışılmadığı zaman bu ‘an’ hayat boyu hiç unutulmayacak  ama bu sefer bebeği direk etkileyecek kayıtlara ve hatta bir kabusa dönüşebilir.

 

 

Doğum sonrası annenin yalnızlığı,  aldığı yardımlar,  bu yardımları kimlerden aldığı, beden imajı,  anne-bebek ilişkisi, karı-koca ilişkisi, cinsellik, sosyal ve profesyonel hayata geri dönüş, tam bebekle olan beraber iç içe yaşama alışmışken bu sefer farklı bir beden imajına geri dönmesi, bu dönüşün yarattığı rahatlığın yanı sıra boşluk ve bebeğine başkalarının dokunmasına izin verme kararı ve neredeyse hiç bitmeyeceği düşünülen devamlı bir suçluluk duygusu ( bebek yalnız, yeterince bakabiliyor muyum, iyi bir anne miyim, sütüm az sütüm çok, hiç sinirlenmeyeyim vs vs), bunların hiç biri hiçbir zaman yeterli olamayacağı için bu suçluluk duygusu bir hayat boyu devam edebilir. 

 

 

O yüzden mükemmeliyetçi ve hassas olan kadınlar bu alanlarıyla ilgili psikolojik anlamda doğum sonrasına daha kaliteli hazırlanmak zorundadırlar. Doğum sonrasında yaşanan psikolojik zorluklar sıkıntılı bir hüzünden ağır bir depresyona kadar farklılık gösterir. Bu cetvelin neresinde olacağınız hamileliği doğumu nasıl geçirdiğinize, tüm yukarda sayılı süreçlerden ne kadar haberdar olduğunuza bağlıdır. Bazı anneler için dışarıdan yardım almak bile başlı başına zor bir süreçtir. Annelik rolünden tekrar eş ve kadın rolüne geçmek, cinselliği yaşamaya başlamak hepsi her birey için farklı zorluklar yaratabilir. Bu duyguların hepsi normal, her yeni annenin yaşadığı süreçlerdir ama bir destekle atlatıldığında hele de grup içinde diğer annelerle beraber paylaşıldığında yalnızlık ve çaresizlik duyguları dönüşecektir.

 

 

 - Kendinizi ve gücünüzü tanımak ve güvenmek…Ne kadar kontrolcu ne kadar spontan ne kadar teslim edebilensiniz ?

 

 Kendini tanımak ne kadar kocaman bir laftır ve belki de hayat boyu devam eden bir yolculuktur denebilir. Kendini tanımak, kim olduğunu bilmek, güçlerini, zaaflarını tanımlayabilmek ve tabi ki tüm bu tanımlara ve kendine güvenebilmek. Bunların hepsi hem hamilelik hem doğum hemde doğum sonraında sırayla sizi ziyaret edecektir. Bazen kendinizi hiç tanımamış hissedecek, kendi kendinizi şaşırtacaksınız. Bu dönemin hayatınızdaki kendinizle en önemli tanışma ve yüzleşme süreciniz olduğunu olacağını unutmayın.Yeni bir can verirken bir sürü soru işaretine gömülmek mümkündür. Şüpheler, korkular ama psikolojiniz bozulmasın diye korkmamaya çalışmalar, -miş gibi yapmalar, halının altına atmalar, anne olacağınız için çok seviniyor ama delice korkuyor ama bunu çaktırmamaya çalışıyor olmalar mümkündür. Her şeyi hastaneyi, doğumu, doktorları, hemşireleri, gelen gidenleri, kocanızı kontrol ettiğinizi düşünürsünüz ama aslında tek kontrol etmeniz gereken daha doğrusu tamamen farkında olmanız gereken kendiniz, duygularınız ve vücudunuzdur. Burada kontrol hem olumlu hem olumsuz manada kullanılmaktadır. Olumsuz olan kontrol vücudunu,vücut tepkilerini,nefesini, zihnini salıverememek dolayısıyla zihinde ve düşüncede kalarak kendini teslim edip bırakamamaktır. Olumlu olan kontrol ise gene vücuduna, kaslarına, zihnindeki düşüncelere ve tüm sürece ait kontoldür. Her şey senin elindedir, hamilelik ve doğum tüm olarak vücut,zihin ve ruhsal gücünün tam olarak kullanılma anlarıdır. Vücudunun tepkilerini, zihninin karanlık noktalarını, ruhunun derinliklerini bilen kişi doğum anında tüm varoluşu her şeyiyle hissederek doğumu gerçekleştirirken hem de kendini gerçekleştirecektir.

 

 

 Spontanite içinden geldiği gibi olduğu gibi davranmak değildir duruma ve kendine uygun en verimli en kaliteli yepyeni tekrar olmayan tepkiyi vermektir ve amaç ne olursa olsun içinden ilk geleni yapmak değil en yaratıcı eski olmayan ve işe yarayan davranışı sergilemektir. İşte sırf bu nedenle her doğum anne ile bebeğin ilk beraber en spontan davranışıdır ve biriciktir. Karşılıklı birbirini hissederek gerçekleşen bir doğum böylece anne bebek arasındaki empati ve iletişimi güçlendirecektir ve ilişkiye bir harmoni getirecektir.

 

 

- Anne-baba, kadın-erkek, karı-koca, kız çocuğu-erkek çocuğu vs gibi hayattaki çeşitli rollerinizi  düşünün. Bu rollerle ilgili seçimlerinize bakın.

 

 Tüm bu roller sosyal, psikolojik, cinsel ve transandantal roller her birinizin aslında bilerek ve bir maçla seçtiği ama bazen seçerken dikkat etmediğimiz veya farkında olmadığımız rollerimizdir. Anne baba olmaya doğru ilerlerken birinin çocuğu, birinin kardeşi, birinin torunu olmaktan birinin öğrencisi, arkadaşı olmaya sonra sevgili, iş arakadaşı,patronluğa, sonra da sevgili, karı-koca olmaya doğru ilerleriz. Şu anda geldiğiniz nokta anne-baba olma rolleri. Saydığımız diğer tüm rollerle ilgisiz olması beklenemez. Nasıl bir ebeveyn olacağınız kendi anne babanızı taklit edip etmediğinize veya onlar gibi olmamak adına ne kadar farklı bir noktaya kaçtığınıza ama kaçtığınız her noktanın üstünde çalışmadıkça sizi en istemediğiniz ebeveyn tipine yaklaştırma olasılığı olduğuna dikkat ediniz.

 

 

  - Doğum isteklerinizi, tercihlerinizi oluşturun

 

 Kurs boyunca öğrendiğiniz her yeni bilgi veya tekrarladığınız zaten sizde varolan bilgiler sizi mutlaka bir tercih listesine götürecektir, götürmüştür. Bunlar bile zaman içinde değişime uğrayabilir ve eklemeler gelebilir. Sizi rahatlatacak hiçbir şey detay değildir, bunları ifade etmek için utanmanıza sıkılmanıza gerek yoktur. Düşününki hayatınızdaki herhangi bir değişiklik için ne kadar ince eleyip sık dokursunuz oysa bu hayatınızdaki en önemli değişikliğin ötesinde bir can yaratma sorumluluğudur elbetteki tercihlerinizde tüm detayları gözden geçireceksiniz. Hiç olmasını istemedikleriniz, belki olabilecekler ve kesinlikle olmasını istediklerinizi gözden geçirin. Bunu yaparken gebenin listesi ilk sırada yer almalı sonra babanın istekleri gelmelidir. Sadece gebe değil baba adayı da kendi listesini düşünmeli ve yapmalıdır. Eğer isteklerde anne baba adayı arasında zıt istekler olursa mutlaka orta bir yol bulunmalı geçiştirilmeden üstünde fikir alışverişi yapılmalıdır.

 

 

  - Gebelik döneminde daha önce düşünmediğiniz psikolojik süreçler ortaya çıkabilir, korkmayın.

 

 Tüm duyguların provoke olduğu dönemdesiniz. Genel inanıştan farklı olarak hiç olumsuz bir şeyin düşünülmemesi, tüm olumsuz ve derin çalışmaların ve düşüncelerin ve yaşantıların gebenin psikolojisini bozacağı inancı yanlıştır. Elbette gebe bu dönemde ortaya çıkan olumsuz ve eski kayıtlar ve anılarla baş başa yalnız bırakılmamalıdır ama sadece gebe olduğu içinde bu dönemde ortaya çıkan ve daha önce hiç fark edilmemiş travmaları da yastık altına asla süpürülmemelidir. Düşünmeniz gereken şey ‘iyi ki bu duygular çıkıyor ki doğuma girmeden bunları değiştirebileyim ve böylece doğum öncesine daha sağlıklı hazırlananıp ve doğuma daha rahat daha hazır daha net ve kararlı girebileyim’olmalıdır.

 

 

 Herkesin gebeden içten içe beklentisi bu kadar sağlıklı, doğurgan olduğu için gurur duyması ve gerek gebeliğer,gerek bebeğe, gerekse doğuma karşı hiçbir olumsuzluk beslememesidir. O yüzden bazen daralan, durumundan azap duyan, farklı süreçlerle uğraşmak durumunda kalan, bazen pişmanlık bazen suçluluk bazen de geri dönüşü olmayan bir çaresizlik yaşayan gebe bir de bu şekilde olumsuz duygulara sahip olmaktan dolayı da suçluluk hisseder, kendine yakıştıramaz ve bu duygularla bebeğine zarar verdiğini sanıp daha da büyük suçlamalara girişir işte bu tam bir kısır döngüdür. İşte bunlar normal duygulardır daha fazlası vardır ama belki azı yoktur. Bunları paylaşmak, bunları yaşarken yalnız olmamak önemlidir. Bu duygulardan kaçmaya çalışıp rol yapmak bunlarla sağlıklı ve güvenli bir şekilde yüzleşmekten daha tehlikelidir. Korkmayın hiç yalnız değilsiniz yeter ki siz kendinizi yalnızlığa mahkum etmeyin.

 

 

 - Büyüklere İhtiyacını söyleme durumunda eşinle aynı dili konuş, kararlı ve istikrarlı ama saygılı bir dil bu sınırları sevgi ile belirlemenize yardımcı olacaktır.

 

 Gebelik ve doğum anne baba adayı kadar aile üyeleri hele de torun bekleyen büyükanne ve büyükbabalar için daha da heyecanlıdır. Gebelik, doğum ve doğum sonrası ziyaret, destek, beraber olmanın sınırları sadece ve sadece anne-baba arasında ayarlanmalıdır. Bunun için eşlerin zaten aynı dili konuşuyor olmaları veya aynı dili konuşmayı öğrenmeleri gerekmektedir. Eşlerin birbirine ihtiyaçlarını ifade edebilmesi, birinin diğerinin ailesi için söylediği şeye alınmaması, korumaya veya saldırmaya geçmemesi önemlidir. Ailenizin eşinizle ve yeni gelen bebeğinizle beraber var ettiğiniz aile olduğunu, anne babanızın içinde olduğu ailenin elbette her zaman devam edeceğini ama önceliğin değiştiğini hiç unutmayınız.

 

 

 Büyükler de anne baba kadar hassas bir dönemde geçmektedirler. Her ne kadar onlarda gebelik, doğum, çocuk bakımı ve yetiştirilmesi gibi süreçlerden belki birden fazla da geçmiş olsalar torun başka bir psikoloji ve başka bir heyecanı içerir artık kendi bebeğinin bebeği oluyor olacaktır. Büyükler kendi paternlerinde neleri tekrar ettiklerini bulduklarında ve farkettiklerinde çocuklarına aktarılan yanlış inançlar daha çabuk ve daha keskin bir biçimde değişime uğrar. Belki büyükler için bunlar çok yeni ve çok değişik nosyonlar olsa da kendi değişimlerin etkisinin nerelere kadar gideceğini bilmek çok önemli olabilir.

 

 

 - Baba olmak anne olmaktan daha farklıdır ve belki de daha zordur.

 

 Gebe fiziksel olarak anneliğe 9 ay boyunca hazırlanır ve vücuttaki değişimler de zaten bu ön hazırlığa yardımcıdır. Vücudu, hormonları, duyguları zamanla değişir hatta gün içinde iniş  çıkışlar yaşar. Baba ise bu duruma seyirci olan şahit olandır. Bazı babaların eşleriyle beraber kilo aldıkları, aşerdikleri, farklı duygulanım değişimleri yaşadıkları ve hatta bel ve kasık ağrıları çektikleri gözlenmiştir. Bu gebeyi veya eşini kıskanmanın ötesinde , belki de dışarıda kalmamak, dışlanmış hissetmemek için yapılmış önemli bir savunma mekanizmasıdır. Bazı babalar ne yapacaklarını bilemedikleri için hiçbir şey yapmayı seçerler, bu kadını daha da kırar. Bazı babalar her şeyi yapmaya çalışırlar ama bunu yaparken de tüm olumsuz duygularını hasır altı ederler ve sonradan birikmiş şekilde daha da artarak gelir bu duygular. Yapılacak şey yukarda yazılan tüm süreçleri babanın da kendi hayatı, doğumu, anıları, kayıtları ve güçleri ve zayıflıkları açısından düşünmesidir. Tüm bu bahsedilen kayıtlar bebeğe ve yeni jenerasyonlara sadece anne tarafından değil baba tarafından da geçecektir. Aradaki tek fark anne ile bebek arasındaki göbek bağı bu noktada sadece fiziksel değil aynı zamanda sembolik olarak psikolojik bir bağı da beraberinde getirir. Ama bebeğin ikinci olarak etkileneceği en önemli figür ise babası olacaktır.  O yüzden baba olarak kendinizi ekstra bir şekilde hazırlamanız önemlidir. Siz sadece yardımcı eleman ve destek değil bu oyundaki başrol oyuncususunuz. Rolünüzün değerini bilin ve rol çaldırmayın.

 

 

 

Yukarda paylaşılan bilgiler kişinin kendi kendine analiziyle bir yere kadar ulaşabilir ve hatta mutlaka bir uzman eşliğinde gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Bu uzmanın doğum ve /veya hamile psikologu olması etik ve profesyonel açıdan elzemdir.

 

 

Geçmiş zamanlarda yaşanılan hatta kendi annelerimizin doğumlarının bazen ne kadar kolay tarlada yolda kendi kendine veya ebelerle evlerde olduğunu duyan ve bilen bir kuşak olarak tüm bunlarla ilgili çalışmak, konuşmak, araştırma yapmak ve hatta bunları bu şekilde didik didik etmek  sizi şaşırtıyor, korkutuyor olabilir abarttığınızı ve hatta bazen saçmaladığınızı sanıyor olabilirsiniz.  Hayır bu doğru değildir, içinde bulunduğunuz çağ, geçirdiğiniz süreçler ve yenilikler zaten doğumları bile makineleştirmiş durumdadır,  bu nedenle farkındalığınızı hemen arttırmaktan yeniyi öğrenmekten , kendinizi uyandırmaktan korkmamanız lazımdır.  Ve bunu sadece küçük daireniz içinde kendiniz ve kendi  bebeğiniz için değil tüm evren ve sizden sonraki jenerasyonlar için yapmanız lazımdır. Kalkın her anlamda hareket edin, düşünün, konuşun, paylaşın, sevin ki tüm bunlar halkalar şeklinde geçmişten geleceğe doğru aksın.

 

 

Hepinize iyi yolculuklar dilerim. Çünkü  bu sadece anne baba olmanın değil kendiniz olmanın yolculuğudur.

 

Uzm.Psk.NEŞE KARABEKİR

 

Doğum/ Hamile PsikologuHamile ve Doğum Terapisti

 

Psikodrama Terapisti ve Eğitimcisi

0531 258 5198 (hafta içi 09:00-18:00)

Valikonağı Cad. Hayat Apt. No:149/3 Kat:-2Nişantaşı / İstanbul

İLETİŞİM FORMU

FacebookTwitterInstagram
© 2013-2024 İstanbul Doğum Akademisi Tüm Hakları Saklıdır.
Ceviz Bilişim